PR

27 Aralık 2014 Cumartesi

Vitrininiz Sağolsun


Son yıllarda hızla çoğalan ve neredeyse her kurumda karşımıza çıkan bir kavram var; ‘’Halkla İlişkiler’’.  Peki, ama neydi bu halka ilişkiler? İnsanların her kurumda karşısına çıkan kimine göre telefonlara bakan kimine göre sırf müşteriyi karşılayıp yönlendiren bu birimin önemi neydi ki? Şimdiye kadar yüzlerce tanımı yapılmış terimsel ifadelerden biraz uzaklaşalım. Bir mağazanın, bir dükkânın vitrinini düşünelim. Nasıl ki vitrine en güzel en albenili ürünler konulur ve biz istemsiz olarak vitrin camından görünenlere dayanamaz içeri yöneliriz. İşte halka ilişkilerde tam budur, bir kurumun vitrinidir. Kurumu ilk başta yansıtan, müşteriyi kazanacak olan, kurumun imajını artıran, müşterinin ilk karşılaştığı, ,isteklerini belirttiği ve kuruma karşı ilk yargısının oluştuğu birim yani vitrin camıdır. İşte tam bu noktada vitrininiz ne kadar sağlam, donanımlı, albenili, olursa hedef kitleniz o ölçüde kuruma yönelir ve bağlanır. İşte bu kadar basit görünen iş aslında kurumun her birimini temsil eder. Vitrinden etkilenip içeri (kuruma) de yönelebilirsiniz başka vitrinlere de…

12 Aralık 2014 Cuma

Halkla İlişkiler Nedir? Ne Değildir?


Halkla İlişkiler Ne Değildir? Sorusuna Verilecek En İyi 20 Cevap;

Halkla İlişkiler uzmanı olarak, kuruluşlar için neler yapabileceğimiz konusunda insanları bilinçlendirmek ve hedeflere ulaşmada işimizin onlara nasıl bir fayda sağlayacağını anlatmak önemlidir.
Bunun bir parçası da insanlara halkla ilişkilerin ne olduğunun yanı sıra ne olmadığının da anlatılması ve gösterilmesidir.

İşte size halkla ilişkilerin ne olmadığı konusunda bir liste:
  1. Tek amacı basın bültenlerini yazmak, düzenlemek ve dağıtmak olan bir departman.
  2. Tek varoluş nedeni tanıtım olan bir iş kolu.
  3. Medya ve blogcularla iletişime geçmek dışında HİÇBİR ŞEYLE ilgilenmeyen bir disiplin.
  4. Ücretsiz reklam yapmanın bir yolu.
  5. Her zaman haber yayınını garanti eder.
  6. %100 kontrol edilebilirdir.
  7. Tamamen yapmacık ve yağcı insanlarla dolu bir meslek.
  8. Çalışanları gazetecilerin köleleridir.
  9. Tamamen bilimsel bir disiplin.
  10. Gerçek kurumsal değerlerin nasıl doğru ölçülebileceğini keşfetmiş bir zanaat.
  11. Her gün bünyesinden birçok CEO’yu iş dünyasına hediye eden iş kolu.
  12. Uygulayıcılarının iş dünyası ve işleyişini en ince detayına kadar bildiği meslek.
  13. Gazeteci olmayı beceremeyenlerin mecburen tercih ettiği iş kolu.
  14. En iyi eski gazeteciler tarafından icra edilir.
  15. Sosyal medyanın konumlandırılabileceği tek yer.
  16. Sadece yığınla tecrübeye sahip sihirbaz ve dehalar tarafından yapılabilen bir çeşit büyücülük.
  17. Herkesi aklayıp tüm günahları temize çıkarır.
  18. Uygulayıcılarının tamamının usta birer dil cambazı olduğu uzmanlık alanı.
  19. Medyanın kaçınılmaz ve değişmeyen düşmanı.
  20. ‘Üçkağıt’la eşanlamlıdır.
Kaynak: PR Daily

3 Aralık 2014 Çarşamba

Evet Hepimiz Geleceğin İşsizleriyiz

Aslında genel olarak halkla ilişkiler baştan sona bir girişimcilik örneğidir. Hepimiz bu bölümü seçtiğimizde çevremizde bazı kalıplaşmış sorulara maruz kaldık; ‘Hangi Bölümü Okuyorsun? Kaç Yıllık? ’ ‘Bitirince Ne İş Yapacaksın ‘gibi İnsanlar halkla ilişkileri bir sekreter, bir vasıfsız eleman olarak gördükleri için bunu zaten her insanın yapabileceğini okumaya gerek olmadığını düşünüyorlar. Evet, halkla ilişkiler bir mühendislik, eczacılık gibi mezun olalım da işimiz hazır olsun diyebileceğimiz bir meslek değildir. Bunu değiştirmekte bizim elimizdedir. Biz ne kadar girişimci, yaratıcı olur fırsatları değerlendirir kendimizi geliştirirsek o statüde bir iş sahibi oluruz. Önemli olan ‘Ne İş Olsa Yaparım ‘  değil de ‘Ben Bu İşi İyi Yaparım’  diyebilmektir. Sektörde aranan donanımlı eleman olabilmektir. Bunu da bu sıralarda (öğrenciyken) otururken yapmazsak tırnak içinde söylüyorum.

 EVET HEPİMİZ GELECEĞİN İŞSİZLERİYİZ.

2 Aralık 2014 Salı

Sosyal Medya Ve Halkla İlişikiler


Halkla ilişkilerin temel amacı kurum kültürünü, kurum tarafından yayınlanmış olan mesajları ve haberleri hedef kitleleri ile paylaşmaktır.
Bilgi teknolojilerinin hızlı bir gelişim trendine girdiği 2000’li yılların başlangıcına kadar halkla ilişkiler uzmanları kurum kültürlerini, mesajlarını, haberlerini paylaşmada geleneksel medya kanallarını kullanmaktaydılar.
Sosyal medyanın önü alınamaz gelişimi halkla ilişkileruzmanlarını da etkiledi ve halkla ilişkiler uzmanları mesajlarını paylaşmada geleneksel medya kanallarının yanı sıra sosyal medya kanalları da yoğun bir şekilde kullanmaya başladılar.
Sosyal medyada yayınlanan mesajların çok kısa sürede geniş kitlelere yayılması ve kitleler arasında tartışma ortamı oluşturmasından dolayı sosyal medya kurumların halkla ilişkiler stratejilerinde çok önemli bir konuma gelmiştir.
Günümüzde tüketiciler sosyal medyanın sunmuş olduğu nimetlerin etkisi ile alışveriş yaptıkları firmalarla sürekli olarak irtibat halinde olmak, firmaların haberlerini yakından takip etmek ve firmaların sunmakta oldukları ürün ve hizmetlerle ilgili anlık yorumlarını bırakma arzusunda olduklarından sosyal medya kurumların halkla ilişkiler faaliyetlerinde çok büyük önem kazanmıştır.
Sosyal medya mecraları üzerinden yürütülmekte olan halkla ilişkiler kampanyaları ile kurumlar ile hedef kitleleri arasında geleneksel medyada var olan tek taraflı monolog iletişimin yerini karşılıklı iletişim olan dialog almıştır. Yeni iletişim şekliyle müşterilerin ihtiyaç ve istekleri daha rahat belirlenebilmekte ve çok daha kısa sürede çözüm üretilebilmektedir.
Sosyal medya geleneksel medyaya oranla çok daha hızlı olmanın yanı sıra çok daha düşük maliyetle çok daha geniş kitlelere ulaşılmasına imkan tanımaktadır.
Halkla ilişkiler faaliyetlerinin yönetilmesinde geleneksel medya hiçbir şekilde önemini kaybetmeyecektir fakat kurumlar ile hedef kitleleri arasında karşılıklı iletişimin kurulmasını sağlayan sosyal medya mecraları üzerinden yapılacak halkla ilişkiler faaliyetlerinin çok daha etkili olacağı da kesindir.
KAYNAKÇA:http://beycon.com.tr/sosyal-medya/sosyal-medya-ve-halkla-iliskiler

25 Kasım 2014 Salı

Sosyal Medyada Halkla İlişkiler Krizlerini Önlemenin 6 Yolu

Bir çok profesyonel çalıştıkları firmanın gayrı resmi temsilcisi olarak sosyal ağlarda aktif durumdalar. Twitter profilinize “Tweetler bana aittir” ibaresini koyabilirsiniz fakat kendinizi çalıştığınız kuruluşla ilişkilendirirseniz ya da kuruluşun temsilcisiyseniz ekstra bir sorumluluk yüklenmiş olursunuz. Şirketinizin resmi sayfasından tweet atmıyor olabilirsiniz ama sonuçta kuruluşun itibarına katkıda bulunuyorsunuz.
Öyleyse, kendisini bir markayla ilişkilendirerek sosyal ağlarda etkileşimde bulunanlar için göz önüne alınması gereken noktalar şunlardır:
Kaba olmayın. Televizyonlarda eskiden beri düzenli olarak bayağı, kaba bir dil kullanılsa da bir markayla ilişkili kimse aynısını sosyal medyada yapmaktan kaçınmalıdır.
Tweetlediğiniz bir şeyi tekrar görmek isteyeceğinizden emin olun; size geri dönecektir. Elbette tweeti ya da durum güncellemesini silebilirsiniz fakat o ana kadarki bıraktığı etkiyi silemezsiniz ve eğer birisi mesajınızın ekran görüntüsünü alırsa işte o zaman bu kötü ifadeniz sonsuza kadar kalır.
Yazdıklarınızdan patronunuz, çocuğunuz ya da ailenizin nasıl etkilenebileceğini düşünün. Eğer yayınlamayı düşündüğünüz mesaj, değer verdiğiniz kişileri ya da size saygı duymasını beklediğiniz kişileri olumsuz etkileyecekse, bu mesajı bir dergi ya da gazete ana sayfasında gördüklerinde irkileceklerse onu göndermeyin. Aynı kural, hakaret içeren ifadeler ve saygısız, rahatsız edici yorumlar için de geçerlidir. Kendinizi kontrol etmeyi bilmelisiniz.
Seviyenizi asla bozmayın. Böylelikle yazdığınız bir şey dönüp dolaşıp size ya da patronunuza musallat olmaz. İyi bir oyuncu, zarif bir kazanan ve iyi bir kaybeden olun. Ve asla görgüsüz, kaba saba biri olmayın.
Senaryo çalışması yapın. Mesajınızın yaratabileceği en iyi durum ve (daha önemlisi) en kötü durum senaryoları nelerdir? Mesajınızın kışkırtabileceği tartışmaları yaratmak istiyor musunuz? Mesajı göndermeden önce senaryolar üzerinde düşünün.
Böl ve yönet ya da işle eğlenceyi karıştırma. İşten uzaklaşıp sakinleşerek, rahatlayabileceğiniz alanlarınızın olması güzel. Bir çok insan sosyal ortamlarda ‘iş’ ve ‘eğlence’ için ayrı alanlara sahiipler. Örneğin eğlence alanınızı Facebook’ta yaratabilirsiniz. Buradaki duruşunuz açıkça profesyonellikten uzak olabilir. Burada futbol, bahçeniz veya evcil hayvanlarınız hakkında özgürce yazabilir ve bildiğiniz, tanıdığınız ve değer verdiğiniz kişilerle paylaşabilirsiniz. Gizlilik ayarlarınızı dikkatlice düzenleyip sizinle bağlantıda olmayan insanların sadece siz ne göstermek isterseniz onu görmelerini sağlayabilirsiniz. Bütün bunları yaparken yeterli düzeyde bilgiye sahip olduğunuz bazı tartışmalı konularla ilgili seviyeli yorumlarda bulunmanızın da bir zararı olmayacaktır.
Her zaman şu şekilde düşünün: Birileri daima sizi izliyor ve yayınladığınız bir ileti sonsuza kadar orada kalacak. Bu basit kurallar kişisel markanızı ve profesyonel olarak temsil ettiğiniz kuruluşu sosyal medyada doğru biçimde ifade etmenizde size yardımcı olacaktır.
 Kaynakca: http://www.prrehberi.com/